İletişim Başkanı Altun: Türkiye 'istikrarlaştırıcı güç' olarak üzerine düşeni yapmaya devam edecek

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Bölgemiz ve insanlarımız çatışmalardan yoruldu, artık barışı, huzuru ve refahı istiyor. Türkiye, 'istikrarlaştırıcı güç' olarak üzerine düşeni bundan sonra da yapmaya devam edecektir." dedi.

GÜNDEM 14.04.2022, 16:28
4
İletişim Başkanı Altun: Türkiye 'istikrarlaştırıcı güç' olarak üzerine düşeni yapmaya devam edecek
Ankara

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nda düzenlenen "Ukrayna'daki Savaşın Bölgesel ve İnsani Sonuçları Konferansı"nda yaptığı konuşmada, Ukrayna'daki savaşın bölgesel ve insani sonuçlarının masaya yatırılacağını söyledi.Küresel salgının, bölgesel siyasi ve ekonomik gerilimlerin, sıcak çatışmaların etkilerinin, bütün ülkelerin her alanda hissettiği günlerden geçildiğine dikkati çeken Altun, bu gelişmelerin dünyadaki tüm dengeleri alt üst ettiği bir döneme, hep birlikte sürecin daha olumlu bir noktaya evrilmesi, krizlerin çözüme kavuşması için çalıştıklarını belirtti.

Suriye'den Irak'a, Afganistan'dan Yemen'e, Libya'dan Arakan'a kadar, insani trajediler üreten birçok noktadaki krizin hala çözüm beklediğine işaret eden Altun, Ukrayna ile Rusya arasında başlayan savaşın, başta Avrupa olmak üzere, tüm dünya için son dönemin en yıkıcı ve can yakıcı olaylarından biri olduğunu ifade etti.

Bu savaşın, herkesi "Çözümsüzlüğe itilip ihmal edilen en küçük bir problem, büyük felaketlere sebep olabilir. Daha küçükken söndürülmeyen bir kıvılcım dahi, herkesi yakan bir yangına dönüşebilir." gerçeğiyle yeniden yüzleştirdiğini kaydeden Altun, Ukrayna savaşının patlak verdiği günden bu yana, dünyanın bazı kesimlerin görmezden gelmeye çalıştığı bir gerçeklikle daha karşı karşıya kaldığına değindi.

Son yıllarda gerek medya operasyonları gerekse sözde uzmanlar üzerinden Türkiye'nin bölgesinde oluşturduğu ağırlık merkezinin saklanmaya çalışıldığına dikkati çeken Altun, şöyle konuştu:

"Libya'dan Karabağ'a, Suriye'den Doğu Akdeniz'e Türkiye'yi ihmal ederek oynanmaya çalışılan oyunlar kendiliğinden bozuldu. Ukrayna Savaşı ile birlikte herkes yeni jeopolitik, jeoekonomik ve stratejik gerçeklik testine tabi kaldı. Türkiye'nin, bölgenin güvenliği ve krizlerin çözümü noktasında önemli rol üstlenen bölgesel aktör olarak ortaya koyduğu performans esas itibariyle ortadaydı. Buna rağmen bu performans yeterince takdir edilmedi ve desteklenmedi. Türkiye'nin bölgesel ve küresel anlamda son 20 senedir oynadığı yapıcı ve istikrarlaştırıcı rol, son birkaç ay içerisinde bunu inkar edenler tarafından dahi kabul edilmek zorunda kaldı."

"Bölgede bir aktör haline geldik"

Türk dış politikasını ve bölgesinde izlediği güvenlik politikalarını tek taraflı ve haksız eleştirilerle hedef yapanlar için Ukrayna Savaşı özelinde Türkiye'nin ana prensipleri ve parametrelerini hatırlatan Altun, her şeyden önce Türkiye'nin bulunduğu coğrafyanın jeopolitik anlamda dünyanın en zor coğrafyası olduğuna işaret etti.

Türkiye'nin özellikle son 20 senedir denizden ve karadan sınırdaş olduğu devletlerin birçoğunun ya komşularıyla sınır problemleri yaşadığına ya da uzun yıllar süren iç savaşların kurbanı olduğuna dikkati çeken Altun, şunları kaydetti:

"Yüzbinlerce insanın hayatını kaybettiği çatışmalar bu coğrafyada gerçekleşti. Milyonlarca insan tüm dünyanın gözleri önünde evini barkını kaybetti ve mülteci oldu. Zaman zaman ülkemiz de bu çatışmaların ortasına çekilmeye çalışıldı. Bölgeden Türkiye'ye ihraç edilmeye çalışılan güvenlik risklerine karşı mücadele vermek zorunda kaldık. Bunun yanında kara ve denizden sınırdaş olduğumuz ülkelerin birçoğu farklı sebeplerden uluslararası yaptırımların hedefi oldu. Savaşların yarattığı fiziksel yıkımın yanında, yaptırımların getirdiği ekonomik ve ticari yıkım, bölge halklarını derinden sarstı, onların çok ciddi sosyal problemlerle karşılaşmasına sebep oldu.

Türkiye bu savaş ve yıkım sarmalı karşısında bir istikrar merkezi olarak bölgede sorunların çözümü için çabalayan en önemli aktörlerden biri oldu. Son 20 senede bu bölgede çıkan her türlü çatışma ve krize karşı tüm diplomatik ve siyasi gücümüzü sarf ederek, bu çatışmaların ve uyuşmazlıkların barışçıl yollarla çözülmesi için çaba sarf ettik. Bazen Irak'taki iç savaşı bitirmek için tek başına, bazen İran'daki nükleer krizi çözmek için partner ülkelerle, bazen Suriye'de akan kanı bir nebze olsun durdurmak için bölge ülkeleriyle, bazen de Libya'da barışı sağlamak için uluslararası camiayla birlikte bu amaç için çalıştık. Bölgede yaşanan her çatışmada, arabuluculuğuna ve kolaylaştırıcılığına ihtiyaç duyulan bir aktör haline geldik."

"Sivillerin hedef yapılmasını şiddetle kınıyoruz"

Bu yaşananların, Türkiye'yi diplomatik anlamda bölgede en tecrübeli aktör haline getirdiğine dikkati çeken Altun,"Barış için müzakerede Sayın Cumhurbaşkanımız kadar öne çıkan başka bir siyasi lider olmadı." dedi.

Ukrayna krizi sırasında tüm dünyanın şahit olduğu Türkiye'nin arabuluculuk çabasının bir tesadüf eseri olmadığını vurgulayan Altun, şöyle devam etti:

"Aslında bu, Cumhurbaşkanımız liderliğinde yürütülen Türk dış politikasının yıllardır görmezden gelinen başarılarının son halkasıdır. Ukrayna savaşı sırasında, önce Antalya, sonra İstanbul müzakerelerinin ortaya çıkmasını sağlayan, yıllardır bu tip krizlerde oynadığımız aktif roldür. İki tarafın aynı anda güvendiği bir aktöre dönüşmemiz yıllardır bu krizle ilgili tuttuğumuz pozisyonun neticesidir. Türkiye bu krizin ortaya çıkmasından bu yana genel tavrını krizin bir savaşa dönüşmesini engellemek şeklinde formüle etmiştir. Türkiye olarak bu gibi krizlerin askeri bir çözümü olmadığı kanaatindeyiz ve yaşanan durum bunun en önemli kanıtı haline geldi. Bizim için öncelik, şiddetin sona ermesi ve sivillerin daha fazla zarar görmeden ateşkesin sağlanmasıdır, barışın temin edilmesidir. Ukrayna'daki masum siviller üzerinden daha büyük hesaplar görme çabalarını doğru bulmadığımız gibi, bu sivillerin hedef yapılmasını da şiddetle kınıyoruz. Yaptırımların cezalandırıcı etkisinin sahada yaşanan dramı sona erdirmeye yetmediğini de görüyoruz. Türkiye olarak diplomatik temas, diyalog ve müzakerelerin, etkin bir şekilde yapılması durumunda, krizi sonlandıracak araçlar olduğuna inanıyoruz."

"Türkiye için kriz 24 Şubat'ta başlamamıştır ve biz, krizin başladığı andan itibaren barış için sürekli olarak bu araçlarla çaba gösteren neredeyse tek bölgesel aktör konumundayız." diyen Altun, diplomasi ve müzakerenin sabır ve sebat gerektiren enstrümanlar olduğunu, yıllardır yaşanan her krizde bu enstrümanlardan umudu hiç kesmediklerini, bunları sonuna kadar kullanmak için çaba sarf ettiklerini dile getirdi.

"Çatışmalar, satranç oyununa dönüştü"

Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için hiç durmadan ve yorulmadan diplomatik çabaları sonuna kadar sürdüreceklerinin altını çizen Altun, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ukrayna'da ortaya çıkan savaş ve bu savaşın uluslararası camia tarafından önlenememiş olması, dış politikamızın temellerini oluşturan bir başka hedefimizin ne kadar gerekli ve önemli olduğunu ortaya koydu. Sayın Cumhurbaşkanımız yıllardır uluslararası camiayı, 'uluslararası örgütlerin sergilediği zaaf' konusunda uyarıyor. Ne Suriye'de ne Libya'da ne de çatışma ve savaşların yaşandığı başka coğrafyalarda uluslararası örgütler etkin bir rol oynadı. Dahası bölgemizde yaşanan her çatışma, büyük güçler arasındaki satranç oyununa dönüştü. Ne yazık ki birer vekalet savaşına dönüşüyor. Özellikle Birleşmiş Milletlerin, Güvenlik Konseyi'ndeki daimi üyelerin veto kartını kullanmasıyla paralize olması, küresel ölçekte büyük bir karamsarlığı beraberinde getirdi. Bu örgütlerin yeniden işlerlik kazanabilmesi için reforme edilmesi gerektiği konusunda en güçlü çağrıyı yapan ülkelerden biri Türkiye oldu, Sayın Cumhurbaşkanımız oldu. Ukrayna krizi sırasında bu önemli kurumların var olan zaafını bir daha gördük."

Bu krizi çözme konusunda birinci derecede sorumlu olan BM Güvenlik Konseyinin sadece karşılıklı suçlamaların ve veto tehditlerinin birbirini takip ettiği bir tiyatro sahnesine dönüştüğünü anlatan Altun, "Bu zaafın en önemli göstergesi Ukrayna'nın işgalinin BM Güvenlik Konseyinde Ukrayna meselesi tartışılırken başlaması oldu. Bu olaydan sonra dünya sanki BM Güvenlik Konseyinin bu durumundan yeni haberdar oluyormuşçasına bu kurumu tartışmaya başladı. Elbette bunu önemsiyoruz fakat bu geç kalmış bir tartışma. Türkiye'nin 10 yıldan fazla bir süredir Cumhurbaşkanımız liderliğinde bizzat BM'de başlatmaya çalıştığı bu tartışmanın, çok daha erkenden küresel bir hal alması gerekirdi. Bütün küresel aktörlerin bu tartışmaya katılması ve BM reformunun şu an itibarıyla hayata geçmiş olması gerekirdi. Sayın Cumhurbaşkanımız, BM Genel Kurulunda 'Dünya beşten büyüktür' derken aslında tam da bu soruna işaret etmekteydi." şeklinde konuştu.

"Dünya beşten büyüktür" demenin, sadece bu beş ülkenin veto haklarını sorgulayan bir slogan olmadığını belirten Altun, bunun "daha adil bir dünya" için küresel ve bölgesel ölçekteki problemlerin artık farklı yaklaşımları ve alternatif sesleri gerekli kıldığının bir ifadesi olduğuna işaret etti.

Türkiye'nin senelerdir bölgesinde şahit olduğu savaş ve yıkıma karşı bu örgütlerin daha etkin hale getirilmesini ve farklı görüşlerin sesinin duyulmasını savunduğunu anımsatan Altun, bu kurumların mevcut haliyle sorunların odağı haline geldiği konusunda artık herkesin hemfikir olduğunu belirtti.

"Ülkemiz, göçmen karşıtı dalgalara yenilmedi"

Ukrayna krizi ve savaşa dönüşen çatışmaların ancak farklı bir kurumsallaşma ile önlenebileceğine işaret eden Altun, "Ukrayna'daki savaşın sona erdirilmesi ve bununla birlikte bölgemizdeki tüm savaşlara karşı uluslararası örgütleri etkin hale getirecek güçlü ve kapsamlı bir çalışma bu süreçte başlatılabilir." diye konuştu.

Altun, gelecek dönemde Türkiye'nin BM reformu konusundaki çalışmalarının artarak devam edeceğini, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının da bütün kurum ve kuruluşlarıyla koordinasyon halinde bu sürece kendi alanında katkıda bulunacağını söyledi.

Türkiye için bölgesindeki krizlere dair en önemli konunun, bu krizlerin yarattığı insani dram ve trajedi olduğunu anlatan Altun, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Son 20 senede Türkiye, insani yardım ve insani krizlere müdahalesini dış politikasının en önemli sac ayaklarından biri haline getirdi. 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' şiarını dış politikamıza yansıttık ve 'İnsanı yaşat ki dünya yaşasın' prensibini bulunduğumuz tüm platformlara taşıdık. Meydana gelen insani dramlar konusunda dünyayı uyardık. Bunu yaparken sadece kendi bölgemizdeki değil, bütün dünyadaki mazlum toplumların, insanların sesi olmaya namzet olduğumuzu ortaya koyduk. Binlerce kilometre ötede soykırımla karşı karşıya kalan Rohingya Müslümanlarının sesini de dünyaya duyurmak için çabaladık. Aynı şekilde yokluk ve açlıkla mücadele eden Afrika kıtasındaki ülkelere en çok insani yardım yapan ülkelerin başında geldik. Çok kültürlülük, insan hakları ve çeşitlilik üzerine retorik oluşturan ülkelerin tüm umarsızlığına karşı, Türkiye bu konudaki en cömert ve ilkeli tutumu sergiledi. Ülkemiz, Avrupa'dan dünyaya yayılan göçmen karşıtı aşırı sağcı, ırkçı dalgaya yenilmedi."

"Türkiye'nin Avrupa'ya öğrettiği ders"

Ukrayna krizi başladığı andan itibaren yaşanabilecek insani kriz konusunda da en hazırlıklı ülkelerin başında Türkiye'nin geldiğini hatırlatan Altun, "Bu savaş sırasında Avrupalı müttefiklerimizin Ukraynalı mültecilere 'açık kapı' politikası uygulaması, son 20 senedir Irak'tan Suriye'ye kadar birçok mazlum coğrafyadan mülteci ve sığınmacılara kapılarını açan Türkiye'nin Avrupa'ya öğrettiği derslerden yalnızca bir tanesiydi." ifadesini kullandı.

Ukrayna krizinin henüz bir ayı dolmuşken, 4 milyondan fazla mültecinin ülkelerini terk ettiğine dikkati çeken Altun, bu açık kapı politikasının sürdürülebilmesi için, Avrupa toplumlarının ortak bir irade sergileyebilmesi ve bu yükü ortak olarak yüklenebilmesi gerektiğini bildirdi.

"Türkiye'nin tecrübeleri göstermiştir ki mülteci konusu orta ve uzun vadede planlama yapılması gereken bir süreçtir." diyen Altun, şunları ifade etti:

"Bu süreç, bir yandan mültecilere barınak ve yardım sağlanabilmesini, bir yandan onların topluma entegre edilmesini, öte yandan da mülteci kaynağı olan ülkedeki sorunu çözmeyi gerektirir. Türkiye olarak Ukrayna'daki savaşın yaratacağı mülteci sorunu ve mevcut diğer mülteci krizleri için çözüm geliştirilmesini, uluslararası sistemdeki en önemli öncelikler arasında görüyoruz. Bunun için Avrupa ülkeleri ile iş birliği ve koordinasyona hazır olduğumuzu her fırsatta yineliyoruz. Son olarak, şu hususun da altını çizmek isterim, Türkiye bütün bu krizlerde, toplumlara karşı geliştirilen önyargı, ayrımcılık ve ırkçılığa karşı da sonuna kadar mücadele etmiştir. Dış politikamızda bir yandan tarihi sorunlara karşı ortak acı noktasından çözüm üretirken, öte yandan da yeni nefret dilinin ortaya çıkmaması için mücadele veriyoruz. Savaşların ve çatışmaların önlenmesi, devletlerin diplomatik anlamda ortaya koydukları performansa dayanır."

"Kurumsallaşmış uluslararası iş birliği şart"

Devlet ve hükümet başkanlarının sorumlu olduğu kararlar nedeniyle toplumları cezalandırmaya çalışmanın, sorunları çözmek yerine bunları derinleştireceğini ve içinden çıkılmaz hale getireceğini vurgulayan Altun, etnik nefret ve düşmanlığın bundan sonraki dönemde ortaya çıkabilecek yeni çatışmaları körükleyeceği uyarısında bulundu.

Bu milliyetçi ve etnik fay hatlarının, devletler arası her krizde yeniden tetikleneceğini, komünal saldırıların ve şiddetin kapısını aralayacağını ifade eden Altun, Ukrayna savaşı başladığından beri Türkiye'nin pozisyonunun mevcut krizin herhangi bir toplumsal öfke ve çatışmaya yol açmadan çözülmesi olduğunun altını çizdi.

Son günlerde bazı Avrupa ülkelerinde görülen ve Rus kökenlilere karşı uygulanan ayrımcılık ve nefret suçları konusunda tüm Avrupa ülkelerinin ortak bir pozisyon almasının zorunluluğuna işaret eden Altun, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

"Bu prensipler önümüzdeki dönemde de Türkiye'nin Ukrayna Savaşı konusundaki pozisyonunu şekillendiren en önemli ilkeler olacaktır. Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde önce bir ateşkes, sonrasında barış görüşmeleri için elinden gelen tüm diplomatik çabayı ortaya koymaktadır, koymaya devam edecektir. Elbette bu süreçte, uluslararası kurumların da bu gibi krizlerde daha aktif rol alması için bu kurumların reform edilmesi çağrımızı sürdüreceğiz. Bu krizler tek başına hiçbir ülkenin çözemeyeceği krizlerdir. Kurumsallaşmış bir uluslararası iş birliği gerekli ve şarttır. Türkiye, bunun yanında savaşın uzamasının yaratacağı yeni mülteci akımına karşı da Avrupa ile iş birliğini sürdürecektir. Bölgeye yapılmakta olan insani yardıma da devam edeceğiz. Bölgemiz ve insanlarımız çatışmalardan yoruldu, artık barışı, huzuru ve refahı istiyor. Türkiye, 'istikrarlaştırıcı güç' olarak üzerine düşeni şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da yapmaya devam edecektir. Geliştirdiğimiz diplomatik ve insani kapasitemizi yapıcı ve gerçekçi katkılarla krizlerin çözümü için kullanmayı sürdüreceğiz."

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 19 Mayıs 2024
İmsak 03:47
Güneş 05:36
Öğle 13:06
İkindi 17:02
Akşam 20:26
Yatsı 22:07
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 36 99
2. Fenerbahçe 36 93
3. Trabzonspor 37 64
4. Başakşehir 37 58
5. Beşiktaş 37 56
6. Kasımpasa 37 53
7. Alanyaspor 37 51
8. Sivasspor 37 51
9. Rizespor 37 50
10. Antalyaspor 37 48
11. A.Demirspor 37 44
12. Samsunspor 37 43
13. Kayserispor 37 42
14. Konyaspor 37 41
15. Gaziantep FK 37 41
16. Ankaragücü 37 40
17. Hatayspor 37 38
18. Karagümrük 37 37
19. Pendikspor 37 37
20. İstanbulspor 37 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 34 75
2. Göztepe 34 70
3. Sakaryaspor 34 60
4. Bodrumspor 34 57
5. Ahlatçı Çorum FK 34 56
6. Kocaelispor 34 55
7. Boluspor 34 53
8. Gençlerbirliği 34 51
9. Bandırmaspor 34 50
10. Erzurumspor 34 44
11. Ümraniye 34 43
12. Manisa FK 34 40
13. Keçiörengücü 34 40
14. Adanaspor 34 39
15. Şanlıurfaspor 34 38
16. Tuzlaspor 34 38
17. Altay 34 10
18. Giresunspor 34 7
Takımlar O P
1. M.City 38 91
2. Arsenal 38 87
3. Liverpool 38 82
4. Aston Villa 38 68
5. Tottenham 38 66
6. Chelsea 38 63
7. Newcastle 38 60
8. M. United 38 58
9. West Ham United 38 52
10. Crystal Palace 38 49
11. Brighton 38 49
12. Bournemouth 38 48
13. Fulham 38 47
14. Wolves 38 46
15. Everton 38 41
16. Brentford 38 39
17. Nottingham Forest 38 32
18. Luton Town 38 26
19. Burnley 38 24
20. Sheffield United 38 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 36 93
2. Barcelona 36 79
3. Girona 36 75
4. Atletico Madrid 36 73
5. Athletic Bilbao 36 62
6. Real Sociedad 36 57
7. Real Betis 36 56
8. Villarreal 36 51
9. Valencia 36 48
10. Deportivo Alaves 37 45
11. Getafe 37 43
12. Sevilla 36 41
13. Osasuna 36 41
14. Las Palmas 36 38
15. Rayo Vallecano 36 38
16. Celta Vigo 36 37
17. Mallorca 36 36
18. Cadiz 36 32
19. Granada 36 21
20. Almeria 36 17