ANALİZ - 73. kuruluş yıl dönümünde NATO

NATO'nun kuruluş ve operasyonel amacını ABD öncülüğünde Avrupa'nın güvenliğini sağlama fikri oluşturur.

GÜNDEM 04.04.2022, 17:58
4
ANALİZ - 73. kuruluş yıl dönümünde NATO
İstanbul

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Akif Kireççi, 73. kuruluş yıl dönümünde NATO'yu AA Analiz için kaleme aldı.

***

Bu yıl 73’üncü yılını kutlayan Kuzey Atlantik İttifakı (NATO), İkinci Dünya Savaşı’nın Avrupa’da yol açtığı yıkımın ardından ortaya çıkmıştı. Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği tehdidine karşı kurulan NATO, kimi uzmanlara göre tarihteki en başarılı savunma örgütüdür.

NATO'nun kuruluş hedefi

Transatlantik bölgesinin güvenlik ve istikrar şemsiyesi olan NATO’nun, kuruluş ve operasyonel amacını (reason d’etre) ABD öncülüğünde Avrupa’nın güvenliğini sağlama fikri oluşturur. Transatlantik ittifakı, transatlantik güvenliği gibi şemsiye kavramlarla referans verilen İttifak, temel prensip olarak açık pazar ekonomisini ve hukukun üstünlüğünü benimseyen ülkelerden oluşur.

"Demokratik toplumu" birleştirici bir ilke kabul eden, güvenlik ve istikrar ihtiyacı üzerinden Batı'nın yeniden inşasını hedefleyen Kuzey Atlantik Antlaşması; Belçika, Kanada, Danimarka, Fransa, İzlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Portekiz, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri’nin katılımıyla, 4 Nisan 1949'da Washington’da imzalandı.

NATO, SSCB'yi tek bir kurşun atmadan çökertti

Kurucu 12 ülkeye ek olarak İttifaka 1952’de Yunanistan ve Türkiye, 1955’te Almanya, 1982’de ise İspanya katıldı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından İttifak, 1999 yılında, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya’yı saflarına kattı. NATO, en büyük genişlemelerinden birini ise Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Slovakya, Slovenya’yı üye kabul ederek 2004 yılında gerçekleştirdi. Arnavutluk ve Hırvatistan 2009’da, Karadağ 2017’de, Kuzey Makedonya ise 2020’de NATO’ya dahil oldu. 1999’dan itibaren İttifak’ın eski Sovyet nüfuz alanlarına doğru genişlemesi, NATO ile Rusya Federasyonu arasında en problemli konu başlıklarından birisi oldu.

NATO perspektifinden bakacak olursak İttifak, Soğuk Savaş süresince savunma ve saldırı teknolojilerini, ekonomik çeşitliliğini ve inovasyon kültürünü her zaman rakibinden daha önde tutmuş, iletişim mekanizmalarını ve kitleleri ikna kabiliyetini de daha etkin kullanmıştır. NATO, hedefe oturttuğu en büyük rakibi Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni tek bir kurşun atmadan çökertmiştir. Ancak bu zaferin, askeri bir zafer olmaktan çok ekonomik bir zafer olduğunun altını çizmek gerekir. Ukrayna krizi de göstermiştir ki, Putin, Batı'nın bu jeopolitik zaferini kabullenememiş ve Rusya’yı eski gücüne kavuşturmak, büyük oyuna geri döndürmek amacıyla Ukrayna’yı işgale yeltenmiştir.

NATO, ABD'nin küresel hegemon rolüne meşruiyet sağlıyor

NATO bir taraftan ABD’ye, Avrupa’nın başat aktörlerine öncülük etme, onları askeri teknolojilerinin peşine takma ve kendi tehdit ve savunma algılarıyla özdeşleştirerek güç çarpanını artırma; öte yandan yine ABD'ye Avrupa’nın güvenlik garantörü ve lideri olarak hareket etme imkanı vermekte ve dolayısıyla onun küresel hegemon rolüne meşruiyet katmaktadır.

Bu yönüyle Avrupa’nın mevcut angajmana uzun süre itirazı olmamış, hatta birçok Avrupa ülkesi güvenlik ve savunma yükümlülüklerini NATO üzerinden ABD’ye devrettikleri için ekonomik kalkınmaya odaklanmışlardı. Soğuk Savaş sonrası dönemde Sovyet tehdidinin ortadan kalkmasıyla Avrupa Birliği daha sıkı bir ittifak formatına geçmiş, ABD’nin sağladığı güvenlik ortamından istifade ederek, bölgesel rolünü aşıp hızla küresel bir jeo-ekonomik aktöre dönüşmüştür. Bu dönüşümde Almanya’nın başat rolünü ve 2000 yılında AB’nin dolara alternatif olabilecek bir kapasite taşıyan avroyu ortak para birimi olarak kabul etmesini not etmek yerinde olacaktır.

Rusya’nın Ukrayna saldırısı, zaman zaman üyelerinin sadakatinin sorgulandığı NATO'ya yeni ve güçlü bir enerji kaynağı oldu.

NATO'nun geleceğe dönük sorunları

Almanya’nın Rusya ile enerji ilişkileri üzerinden yakınlaşması, kalkınma hamlelerini hızlandırarak küresel bir oyuncu haline gelmesi; bir ara NATO üyeliğinden ayrılıp sonra geri dönen Fransa’nın jeopolitik tercihlerindeki farklılaşmalar, bazı üye ülkelerin mecburi savunma harcamalarında ve NATO’ya olan yükümlülüklerini yerine getirmede gönülsüz davranması, İttifak’ın amaçlarını gelecekte de diri tutup tutamayacağı sorularını gündeme getirmişti.

ABD’ye 11 Eylül terör saldırıları sonrası tarihte ilk kez NATO Antlaşmasının 5. maddesi (bir üyeye yapılmış saldırı bütün üyelere yapılmış sayılır) harekete geçirilmişti. O dönem ABD yönetiminin saldırılardan sorumlu tuttuğu “İslamcı teröristler” iddiaya göre Afganistan ve Irak’ta yuvalanmışlardı. ABD de bu iki ülkeyi işgal ederek küresel gücünü ve yeni dünya düzeninde başat aktör olduğunu dünyaya ifade etmek istemişti. ABD ve NATO yeni dünya düzenini askeri parametrelerle oluştururken, Çin ve AB ekonomik olarak kalkınma hamlelerini pekiştirme, kendilerine yeni pazarlar açma hedefine odaklanmışlardı. Bu dönemde NATO’nun bir güvenlik ittifakı olarak çekiciliğini sürdürmesi için gereken yeterli askeri tehditler ortada yoktu; Rusya sessizdi ve Çin’in ekonomik yükselişi hız kesmiyordu.

Bütün güvenlik mimarisini Sovyet tehdidi üzerine kuran NATO, ilk defa 2021’de doğrudan referans vererek yeni rakibi Çin’i resmi olarak kayıtlara geçirmiş oldu. Ukrayna işgalinde doğrudan olmasa da Rusya’ya dolaylı veya pasif destek veren Çin’in bundan sonraki adımları küresel güvenlik mimarisini, dolayısıyla da NATO’nun gelecekteki pozisyonunu şekillendirecektir.

Rusya’nın Ukrayna saldırısı, zaman zaman üyelerinin sadakatinin sorgulandığı NATO’ya yeni ve güçlü bir enerji kaynağı oldu. İttifakın gönülsüz üyelerinden Almanya’nın savunma harcamalarını 100 milyar avroya çıkaracağını açıklaması; "NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmiştir" diyen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Ukrayna işgalinden sonra “birilerinin Rusya’ya NATO’nun da nükleer silahları olduğunu hatırlatması gerek” diyerek ittifaka olan güvenini teyit etmesi, NATO’da bütünlüğün yeniden sağlandığı fikrini teyit eden gelişmelerdir.

Soğuk Savaş’tan sonra en büyük askeri kriz olarak kayda geçen Ukrayna krizi, NATO ittifakını on yıllardır hazırlandığı Rusya tehdidiyle yeniden karşı karşıya getirmiş görünüyor. NATO bu krizden -doğrudan taraf olmasa da- yeni bir zaferle mi çıkacak, yoksa Batı güvenlik mimarisi derin bir yara mı alacak? Şu ana kadar yaşanan gelişmeler Rusya’nın bu hamlesiyle büyük yara aldığını, ilan ettiği hedeflerine ulamasının hiç de kolay olmayacağını gösteriyor. Güven tazeleyen NATO ise eğer bu krizi yara almadan aşabilirse artık yeni meydan okumalara kendini daha hazır hissedecek gibi görünüyor.

Avrupa'nın güvenlik ve istikrarı Türkiye'nin sınırlarında başlar.

NATO ve Türkiye

Türkiye, Adnan Menderes başbakanlığında Demokrat Parti iktidarda iken NATO'ya üye oldu. Bu vesileyle Türkiye Batı'nın, Transatlantik güvenlik sisteminin bir parçasıdır. İttifakın bazı üyeleriyle Doğu Akdeniz’de, diğer bazı üyeleriyle Irak ve Suriye’de yaşadığı anlaşmazlıklara rağmen Türkiye, NATO'nun güney ve doğu kanatlarına on yıllardır en sağlam desteği veren ülkedir. Türkiye, NATO’nun ikinci en büyük ordusuna sahiptir; birçok NATO misyonuna görev gücü gönderen, riskli alanlarda görevleri başarıyla icra eden bir ülkedir.

Soğuk Savaş yıllarında Avrupa güvenliğine katkı olarak çok büyük bir kara ordusu tutan Türkiye, PKK terörüne karşı kendisini müttefikleri tarafından yalnız bırakılmış hissetmiş, 1990’lı yıllarda artan terör saldırılarıyla tek başına mücadele etmek zorunda kalmıştır. Müttefiklerin, Türkiye’nin Irak ve Suriye sınırlarında karşılaştığı güvenlik sorunlarına Türkiye’nin yanında durarak destek vermeleri beklenir.

Çevresindeki birçok krize rağmen Türkiye’nin bir istikrar adası olduğu bu vesileyle hatırlanmalıdır. Irak, İran, Suriye, Ermenistan gibi komşularla çevrili olan Türkiye, coğrafi olarak sınır ülkesi konumunda olsa da güvenlik ve istikrar sağlayıcı rolüyle merkez ülke konumundadır. Son gelişmeler de bir daha teyit etmiştir ki, Avrupa'nın güvenlik ve istikrarı Türkiye'nin sınırlarında başlar.

***

[Prof. Dr. Mehmet Akif Kireççi Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanıdır]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 07 Mayıs 2024
İmsak 04:05
Güneş 05:48
Öğle 13:06
İkindi 16:59
Akşam 20:14
Yatsı 21:49
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 35 96
2. Fenerbahçe 35 90
3. Trabzonspor 35 58
4. Başakşehir 35 55
5. Beşiktaş 35 54
6. Alanyaspor 35 49
7. Kasımpasa 35 49
8. Rizespor 35 49
9. Sivasspor 35 48
10. Antalyaspor 35 45
11. A.Demirspor 35 44
12. Samsunspor 35 42
13. Kayserispor 35 41
14. Ankaragücü 35 39
15. Karagümrük 35 37
16. Konyaspor 35 37
17. Gaziantep FK 35 35
18. Hatayspor 35 34
19. Pendikspor 35 33
20. İstanbulspor 35 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 33 72
2. Göztepe 33 69
3. Sakaryaspor 33 57
4. Bodrumspor 33 56
5. Ahlatçı Çorum FK 33 56
6. Kocaelispor 33 55
7. Bandırmaspor 33 50
8. Boluspor 33 50
9. Gençlerbirliği 33 50
10. Erzurumspor 33 44
11. Manisa FK 33 40
12. Ümraniye 33 40
13. Keçiörengücü 33 39
14. Tuzlaspor 33 37
15. Adanaspor 33 36
16. Şanlıurfaspor 33 35
17. Altay 33 9
18. Giresunspor 33 7
Takımlar O P
1. Arsenal 36 83
2. M.City 35 82
3. Liverpool 36 78
4. Aston Villa 36 67
5. Tottenham 35 60
6. Newcastle 35 56
7. Chelsea 35 54
8. M. United 35 54
9. West Ham United 36 49
10. Bournemouth 36 48
11. Brighton 35 47
12. Wolves 36 46
13. Fulham 36 44
14. Crystal Palace 36 43
15. Everton 36 37
16. Brentford 36 36
17. Nottingham Forest 36 29
18. Luton Town 36 26
19. Burnley 36 24
20. Sheffield United 36 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 34 87
2. Girona 34 74
3. Barcelona 34 73
4. Atletico Madrid 34 67
5. Athletic Bilbao 34 61
6. Real Sociedad 34 54
7. Real Betis 34 52
8. Valencia 34 47
9. Villarreal 34 45
10. Getafe 34 43
11. Deportivo Alaves 34 41
12. Sevilla 34 41
13. Osasuna 34 39
14. Las Palmas 34 37
15. Celta Vigo 34 34
16. Rayo Vallecano 34 34
17. Mallorca 34 32
18. Cadiz 34 26
19. Granada 34 21
20. Almeria 34 17