Avrupa'da artan kurumsal ırkçılık ve aşırı sağ tehlikesi

Dr. Muhterem Dilbirliği Avrupa'da artan kurumsal ırkçılık ve aşırı sağ hareketleri AA Analiz için kaleme aldı.

DÜNYA 28.04.2022, 19:51
5
Avrupa'da artan kurumsal ırkçılık ve aşırı sağ tehlikesi
İstanbul

Avrupa'da ırkçılık ve aşırı sağın zirve yapıp toplumda karşılık bulduğu, son yapılan Fransa seçimleriyle bir kez daha ispatlandı. Gerek AB kurumlarında gerekse üye ülkelerin günlük siyasetlerinde yaşanan "politik tıkanmışlık", önceleri seçim dönemlerinde rastlanan ırkçı ve aşırı sağcı söylemleri sürekli hale getirmiş durumda. Merkez siyasetlerin, bu tıkanmışlığa çare üretme yerine ırkçı ve aşırı sağcı partilerin söylemlerini sahiplenmeleri de dikkatlerden kaçmıyor. AB ülkelerindeki ılımlı, sosyal demokrat, muhafazakar merkez siyasi partilerin yaşanan gelişmeleri çözecek doğrultuda politika üretememeleri, siyaset sahnesinde ırkçı ve aşırı sağcı partilerin hızlı şekilde güçlenmesini sağlıyor. Ayrıca bu partilerin geri dönüşü olmayacak şekilde taban kazanmalarına ve siyasette kurumsal bir ırkçı ve aşırı sağcı dilin yerleşmesine zemin hazırlıyor.

Avrupa'da siyasi partilerin etkin politika üretememeleri ırkçı ve aşırı sağcı partilerin hızlı bir şekilde güçlenmesini sağlıyor.

Siyasi hareketler ve kurumsal ırkçılık

Avrupa'da aşırı sağın son zamanlarda güçlendiği ifade edilmekle birlikte, bu hareketlerin esasında güçlü bir geçmişe sahip olduğu biliniyor. İkinci Dünya Savaşı öncesi yıllarda, Avrupa'yı savaşa götüren sebeplerden biri de bu ırkçı ve aşırı sağcı hareketlerden kaynaklanıyordu. Günümüzde Fransa'dan Danimarka'ya, Almanya'dan İtalya'ya Avrupa'nın merkezindeki pek çok ülkede aşırı sağcı ve ırkçı siyasi hareketler, ya iktidarda ya iktidar ortağı ya da güçlü birer muhalefet partisi olarak, parlamentolarda yer alıyor.

Siyasi alandaki yerleşik aşırı sağ devlet kademelerinde de açıktan veya gizli aşırı sağcı yapılanmaların önünü açıyor.

Farklı ülkelerdeki aşırı sağcı hareketler genelde ortak bir söylem birlikteliğiyle hareket ediyor. Burada ortaya çıkan üç ana başlık İslam düşmanlığı, göçmen-yabancı düşmanlığı ve AB karşıtlığı oluyor. Aşırı sağcı siyasi hareketlerin, bilhassa İslam düşmanlığı çerçevesinde oluşturdukları söylem birlikteliğinin temelinde, Avrupa'da görünür olan İslam dininin kamusal alandan dışlanması, İslam dinine yasaklar getirmek ve genel olarak Müslümanların haklarının ve özgürlüklerinin kısıtlanması gibi fikirler yer alıyor. Bu tür siyasi hareketlerin söylem birliktelikleri, geniş bir siyasi etkileşim ve birlikte hareket eden etkili bir ağa dönüşmüş durumda.

Kurumsal ırkçılık devletler için ölümcül özelliktedir

İslam'a ve Müslümanlara saldırılar artıyor

Söz konusu söylem birlikteliği çeşitli şekillerde kendisini gösteriyor. Bir yandan Hollandalı ırkçı ve aşırı sağcı siyasetçi Müslümanların kutsal kitabını, ironik bir şekilde Hitlerin kitabı "mein Kampf'a" benzeterek İslam dininin yasaklanmasını savunuyor. Diğer yandan Almanya'da aşırı sağcı parti AfD, parti programında ve seçim propagandalarında İslam dininin yasaklanmasını ve İslam dinine ait kutsalların kamusal alandan dışlanmasını savunabiliyor.

İslam dininin kutsallarına saldırının son örneği Danimarkalı politikacı Rasmus Paludan'ın İsveç'in Malmö şehrinde Kur'an-ı Kerim'i yakması olarak karşımıza çıktı. Danimarka'da Irkçı "Stram Kurs" partisinin genel başkanı olan Paludan, 2020 yılında yine İsveç'te Kur'an-ı Kerim yakmış ve oldukça yoğun tepki toplamıştı. Geçtiğimiz hafta İsveç'te ırkçı ve İslam düşmanı eylemini yeniden tekrarlayan Paludan, Müslümanların yoğun protestolarıyla karşılaştı. Protestolar İsveç'in bazı şehirlerinde kontrolden çıkarak şiddet eylemlerine dönüştü. Böylece Paludan'ın provokatif eylemi amacına ulaşmış oldu.

Aşırı sağcı siyasi hareketler ve ırkçıların Müslüman düşmanı söylemlerinde amaçladıkları, Müslümanların kutsallarına saldırıp onları provoke ederek, mağdur-fail ilişkisini tersine çevirmektir. Aşırı sağcı ve ırkçı hareketler, özellikle İslam dinine yönelik eylemlerinin eleştiri sınırlarında gerçekleştiği ve Müslümanların bu eleştirilere tahammül edemedikleri iddiasındalar. Böylece kendilerinin gerçekleştirdiği Müslüman düşmanı eylemlerde, dikkati Müslümanların verdiği karşı tepkiye çekerek, asıl mağdurun kendileri olduklarını öne sürüyorlar.

Devlet kurumlarında ve güvenlik bürokrasisinde ırkçılık

Siyasi alanda yerleşen aşırı sağın etkileri kendisini devlet kademelerinde ve bilhassa güvenlik bürokrasisinde de gösteriyor. Siyasi alandaki yerleşik aşırı sağ, devlet kademelerinde de açıktan veya gizli olarak bir aşırı sağcı yapılanmanın da önünü açıyor. Aşırı sağ siyasi hareketler, bu yapılanmaları bilinçli olarak destekliyor.

Almanya örneğine baktığımızda, NSU terör örgütünün ortaya çıkarılmasında, güvenlik bürokrasisinde örgüte yardım eden, yaptıklarını görmezden gelen, iç istihbarat birimleri çalışanları ve polislerin varlığı tespit edilmiştir. Daha sonra kurulan araştırma komisyonlarında, NSU terör örgütünün faal olduğu eyaletlerdeki iç istihbarat birimlerinin örgütü takip etmelerine rağmen, eylemlerinden haberdar olmadıkları iddiaları ortaya atılmıştı. NSU terör örgütü ortaya çıkarıldıktan sonra oluşturulan araştırma komisyonu raporlarında, güvenlik bürokrasisinin bu örgüte yönelik çalışmalarının değerlendirilmesinde, örgüt üyelerinin polisten kaçabilmeleri ve yer altına inmelerindeki kurumsal sorumluluğa dikkat çekilmiştir. Bilhassa, yanlış ve yerinde alınmayan kararların sürekliliği, standart uygulamalardan sapmalar, örgütle ilgili alınan yerinde tedbirlerin yine bilinçli bir şekilde sabote edildiği, terör örgütünün ortaya çıkarılmaması için uğraşıldığı tespitleri, güvenlik bürokrasisinde kurumsal bir aşırı yapılanmanın varlığına bir işaret olarak okunmuştur.

AfD gibi aşırı sağcı siyasi hareketlerin son yıllarda hedef seçmen kitlesine devlet çalışanlarını koyması ve devlet bürokrasisinde çalışanlar arasında organize olmaları dikkat çekiyor. AfD içerisindeki "Flügel" hareketinin lideri Björn Höcke'nin geçmiş yıllarda, başta iç istihbarat birimleri çalışanlarına devamında ise güvenlik bürokrasisi çalışanlarına yönelik olarak gerçekleştirdiği "isyan", mevcut iktidarı takip etmeme ve direnme çağrıları, aşırı sağ açısından gelinen tehlikenin kurumsal boyutunu ortaya koyuyor. Bilhassa Höcke'nin geçtiğimiz dönemlerde yaptığı çağrılarla, Almanya'da mevcut hükümetin göçmen ve yabancılar politikasına yönelik tepkili olan güvenlik bürokrasisini kendi taraflarına çektiği düşünülüyor.

"Bugün Türkleri avlamaya gidiyoruz"

Almanya'da AfD'nin çağrılarının karşılıksız kalmadığının en bilinen ispatı geçtiğimiz yıllarda özel asker ve polis birimlerinin kapatılmasında kendisini gösterdi. 2020'de Alman ordusunda özel kuvvetler birimi KSK'nın ikinci bölüğünün ve Hessen eyaletinde özel harekat polis birimi olan SEK'in kapatılmasının temelinde, bu birimler içerisinde örgütlü hareket eden aşırı sağcı ve ırkçı yapılanmaların rehabilite edilemez bir duruma gelmesi sebep olarak gösterilmiştir. Askeri istihbarat dairesi MAD'in araştırmalarına göre ordu içerisindeki aşırı sağcı şüpheli olayların arttığı ve sayılarının binleri bulduğu belirtilmiştir.

Almanya'da devlet kurumlarınca yapılan araştırmalarda bilhassa güvenlik bürokrasisi içerisindeki aşırı sağcı olayların bireysel olduğu, örgütlü olmadığı iddiaları ortaya atılsa da eyalet polis yapılanmaları içerisinde geniş tabanlı örgütlü bir kurumsal yapının olduğu artık inkar edilmeyen bir gerçeklik olarak ortadadır.

Geçtiğimiz yıllarda Bochum'daki Ruhr Üniversitesi akademisyenleri tarafından başlatılan geniş kapsamlı bağımsız bir araştırmada, polis içerisindeki kurumsal ırkçılığın ve aşırı sağ yapılanmanın bilinenden daha örgütlü olduğu ortaya konmuştur. Aynı şekilde polis tarafından uygulanan orantısız şiddet olaylarında da arka planda ırkçı ve aşırı sağcı saiklerin yattığı düşünülmektedir.

Bochum Üniversitesinin geçmiş yıllarda yapmış olduğu araştırmada, bazı polislerin açıkça "Bugün Türkleri Avlamaya Gidiyoruz" diyerek devriyeye çıktıkları, açıkça Türkleri hedef alarak, muhakkak işlem yapılacak bir sebep bulunduğu ifadeleri, araştırma sonuçlarına yansımıştır. Polislerin göçmen kökenlileri sebepsiz yere durdurup kimlik sordukları, kontrol ettikleri, polis adayları arasında aşırı sağcı ve ırkçı yaklaşımlarından dolayı eğitim aşamasında atılan adayların gün geçtikçe arttığı biliniyor.

Kurumsal ırkçılık ölümcüldür

Avrupa'da aşırı sağ ve ırkçı siyasetin güçlenmesinin en önemli sonucu; kurumsal ırkçılık boyutuyla kendisini gösteriyor. Kurumsal ırkçılık, devletler için ölümcül bir özellik taşıyor. Kurumsal ırkçılığın devlet ve güvenlik kurumlarında alan kazanmasının sonucunun ne olduğu NSU terör örgütü ile görülmüştür. Asıl görevleri insan haklarını güvence altına almak, kamu güvenliğini sağlayarak demokratik düzeni tesis etmek olan devlet kurumlarının bu görevlerinden sapmaları durumunda insan hakları ihlallerinin artacağı, ihlallerin cezasız kalmasının ise aşırı sağ ve ırkçı şiddet olaylarını tetikleyeceği bir gerçektir. Kurumsal aşırılık boyutuyla, kurumsal ırkçılık ve aşırı sağın yükselmesi, hukuksuzluğun da yükselmesi demektir. Hukuksuzluğun yükselmesi ise devamında insan ölümlerini beraberinde getirir. Kurumsal ırkçılık ve aşırı sağ görünüş şekli itibarıyla fenomen olarak en tehlikeli olanıdır. Mücadele için ise siyaset üstü istek gerektirir. Ancak Avrupa ülkelerinde siyaseten bu fenomenle mücadele edecek istek ve güç pek görünmüyor.

[Dr.Muhterem Dilbirliği, Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi]

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 19 Nisan 2024
İmsak 04:38
Güneş 06:12
Öğle 13:08
İkindi 16:53
Akşam 19:55
Yatsı 21:22
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 32 87
2. Fenerbahçe 32 85
3. Trabzonspor 32 52
4. Beşiktaş 32 48
5. Rizespor 32 48
6. Başakşehir 32 46
7. Kasımpasa 32 46
8. Sivasspor 32 44
9. Antalyaspor 32 42
10. Alanyaspor 32 42
11. A.Demirspor 32 40
12. Samsunspor 32 38
13. Ankaragücü 32 37
14. Kayserispor 32 37
15. Konyaspor 32 36
16. Hatayspor 32 33
17. Gaziantep FK 32 31
18. Karagümrük 32 30
19. Pendikspor 32 30
20. İstanbulspor 32 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 30 68
2. Göztepe 30 60
3. Kocaelispor 30 52
4. Ahlatçı Çorum FK 30 52
5. Sakaryaspor 30 51
6. Bodrumspor 30 49
7. Boluspor 30 46
8. Bandırmaspor 30 46
9. Gençlerbirliği 30 44
10. Erzurumspor 30 41
11. Keçiörengücü 30 36
12. Şanlıurfaspor 30 34
13. Ümraniye 30 34
14. Manisa FK 30 33
15. Tuzlaspor 30 32
16. Adanaspor 30 32
17. Altay 30 15
18. Giresunspor 30 7
Takımlar O P
1. M.City 32 73
2. Arsenal 32 71
3. Liverpool 32 71
4. Aston Villa 33 63
5. Tottenham 32 60
6. Newcastle 32 50
7. M. United 32 50
8. West Ham United 33 48
9. Chelsea 31 47
10. Brighton 32 44
11. Wolves 32 43
12. Fulham 33 42
13. Bournemouth 32 42
14. Crystal Palace 32 33
15. Brentford 33 32
16. Everton 32 27
17. Nottingham Forest 33 26
18. Luton Town 33 25
19. Burnley 33 20
20. Sheffield United 32 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 31 78
2. Barcelona 31 70
3. Girona 31 65
4. Atletico Madrid 31 61
5. Athletic Bilbao 31 57
6. Real Sociedad 31 50
7. Valencia 31 47
8. Real Betis 31 45
9. Villarreal 31 39
10. Getafe 31 39
11. Osasuna 31 39
12. Las Palmas 31 37
13. Sevilla 31 34
14. Deportivo Alaves 31 32
15. Mallorca 31 31
16. Rayo Vallecano 31 31
17. Celta Vigo 31 28
18. Cadiz 31 25
19. Granada 31 17
20. Almeria 31 14